Öne Çıkan Yayın

Çocuklarıma öğütler...

Karşısındakinde gördüğün suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu kendi tabiatından atman gerek. Sendeki çirkin huy, sana onda göründü. ...

3 Ekim 2016 Pazartesi

Üniversite...

Hep düşündürmüştür beni. Öğrenmek isteyen (öğrenci) var. Kitap var. Öğrenci okuyabiliyor. Kitap ise yeterli. Öğrenmek için o zaman yapılması gereken tek şey öğrenmek isteyenin o kitabı okuması.

Ancak, sırf bu eylemi yapabilmek için mekana ne gerek var? Yani okul, üniversite vb. Buralarda kitaplarda olmayan bir şeyler mi öğretiliyor olsa gerek? Amaç, sadece kitaptakini öğrenmek olsa: zaten kitap var ve öğrenmek isteyen de okuma yazma biliyor. Acaba öğrenmek isteyen nereden öğreneceğini öğrenmek için mi üniversiteye kadar geliyor? Yani hoca bakın çocuklar “bu ders için şu kitabı okumalısınız”ı duymak mı bütün püf noktası? Sadece meslek edinmek amacıyla yapılacak akıllı bir yatırım değil bu. Olacak iş değil.

Sıkı bir 6 aylık kursla, birçok mesleği teknik düzeyde muhtemelen temel düzeyde de olsa öğrenilebiliriz. Peki. 4 yıl X 365 gün X 24 saat okulda okumak ne demek (birde yıllar uzar nedense)? Hani standart (ah ne kadar itici bir kelime) bir elbise mi dikiliyor ve farklı derslerle nakış nakış işleniyor. İyi de tek beden elbise herkese nasıl uyuyor?

Öğrenmeyi öğrenmenin yolu madem öğretiliyor buralarda. O zaman işverenler mezunları neden yetersiz buluyor? Sadece yetersiz mi? Sorun çözemeyen, yaratıcılıktan uzak, fikir geliştirmeyen, umursamayan, çabuk yükselmekten başka düşüncesi olmayan, müşteri yaratamayan, profesyonel olmayan, çivi çakamayan, kendini sorgulamayan…Liste uzun. Belki nicel bir saplantı 4 yılda alınan toplamda 60 ders. Ama derinleşememiş. Durum vahim...  Üniversite mezuniyeti sonrası sudan çıkmış balık yetersizliği sendromu neden yaşanıyor? Ve üniversite sonrası kurslar, kurslar, kurslar...

Sanırım herşey ders de konuyu tutkuyla anlatan bir hocaya öğrencinin elini kaldırarak bir şeyler sormasıyla başlıyor . Kendisine cevap vermekten zevk duyacağı soru soracağını düşleyen, heyecanlanan hoca uyanıyor soruyla.

“Hocam, imza için devam çizelgesini verdiniz mi?”

Kim neye devam etmeli. Araç amacın yerine mi geçmeli?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder