Öne Çıkan Yayın

Çocuklarıma öğütler...

Karşısındakinde gördüğün suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu kendi tabiatından atman gerek. Sendeki çirkin huy, sana onda göründü. ...

3 Mart 2014 Pazartesi

İlköğretimde öğrenci olmak, ödev hazırlamak ve işte mükemmel sonuç...

Ödev üzerine biraz okuma yapmıştım, bir zamanlar.

Ödev yapmak bir becerinin kazanılması, pekiştirilmesi ya da konuyla ilgili öğrenmenin gerçekleşmesi için önemli bir araçtır. Bu aracın öğrencinin okul başarısına etkisi sıklıkla incelenmiş olmakla birlikte, günlük ödev miktarı/süresi ve öğrencinin akademik başarısı arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların sonuçları çelişkilidir. Bazı araştırma sonuçlarına göre ödev-başarı arasında ilişki yokken, diğerlerine göre olumlu ya da olumsuz ilişki bulunmaktadır. “Ödevler Üzerine Savaş” adlı kitabında Cooper (2001) ödev yapmanın ödev yapmamaya nazaran başarı üzerinde etkili olduğunu, 4-6. sınıflarda bu etkinin akademik ortalamaya 6 puan, 7-9.sınıflarda ortalama 12 puan ve 10-12 sınıflarda ortalama 24 puan etki edebileceğini belirtmektedir. Ancak, ödev yapmanın akademik başarıya olan etkisi gereğinden fazla zaman harcanması durumunda azalmaktadır (Cooper, Robinson, & Patall, 2006). Ödev yapan ve yapmayanların karşılaştırıldığı bir araştırmaya göre ödev yapmayan öğrenciler öğrenim hayatlarını 1.2 yıl uzatmakta, ayrıca ödev yapanlara kıyasla %19 daha az gelir elde etmektedirler. Buna karşın, ödeve haftada 15 saat veya daha fazla zaman ayıran öğrenciler öğrenme hayatını 1.5 yıl kısaltabilmekte ve ortalamadan %16 daha fazla gelir elde edebilmektedir (Rosenbaum, 2004).

Ödevin olumlu etkisinin üst sınıflarda alt sınıflara göre daha yüksek olduğu diğer önemli bir bulgudur.  Cooper ve diğerlerine (2006) göre; ödevin, ilköğretim öğrencilerinin akademik performansını arttırdığına ilişkin hiçbir bulgu bulunmamakta, ortaokul düzeyinde ise düşük oranda bir ilişkiden söz edilebilmekteyken, liselerde kısmen yararlı olduğunu fakat belli bir miktarın üzerindeki ödevin öğrenci için zararı dahi olabilmektedir. Hallam (2004) da belli bir miktarda ödevin, performansı arttırdığı fakat daha fazla verilmesi durumunda herhangi bir fark oluşturmadığını belirtmektedir. Baker ve LeTendre (2005) ödevin daha az verildiği eğitim sistemlerinde (örneğin Japonya ve Çek Cumhuriyeti) öğrencilerin, ödevin çok verildiği sistemlere oranla, akademik yönden daha başarılı olduklarına işaret etmektedirler (Turanlı, 2007). Örneğin, Bainess’e göre (2007) Koreli öğrenciler daha az ödev yaparak Amerikalı öğrencilere kıyasla Matematiği daha yi öğrenmektedirler.

Ödevlerin aile hayatına yönelik olumsuz etkileri ilgili literatürde sıkça vurgulanan bulgular arasında yer almaktadır. Harniss ve diğerlerine (2001) göre, anne-baba ve çocuk arasında eğitimle ilişkili en fazla gündem ve tartışmaya yol açan konulardan biridir. İletişimsel sorunların yanında, ödev yönetimi (ödevlerin belirlenmesi, verilmesi, gözden geçirilip öğrenciye dönüt verilmesi) de, öğretmenler için ciddi bir sıkıntı kaynağıdır (Turanlı, 2007).  Kralovec ve Buell (2001) yaptıkları çalışmada aile etkinlikleri için ayrılan zamanın azaldığını, ödevlerin öğrenmeyi arttırmadığı aksine öğrenmeyi olumsuz etkilediğini savunmaktadır. “Ödev Efsanesi” adlı kitabında Kohn (2006) ödev yapmanın iddia edildiğinin aksine ödev yapan kişiyi daha iyi düşünen ya da daha sorumlu bir insana dönüştürdüğü konusunda yeterli bulgu bulunmadığını belirtmektedir. Kralovec ve Bruell’e (2000) göre, ödev yapmanın, sorumluluk duygusunu, öz-disiplini veya motivasyonu geliştirdiği savını doğrulayan araştırma bulunmamaktadır. Kohn (2006), ödevin öğrencilere çalışma alışkanlığı kazanmada yardımcı olduğuna işaret eden bir araştırmanın da bulunmadığını dile getirmektedir. Öğrencilerin günlük takvimlerinin zaten yeterince dolu olduğunu belirten Simplicio’ya (2005) göre ödevler hızlı ve niteliksiz bir şekilde yapılmak zorunda kalmaktadır. Ödev için ayrılan zamanda değer olarak daha fazla katkı yapabilecek diğer etkinliklerden fedakârlık yapılmaktadır. Ayrıca, aynı ödevin tüm sınıfa veriliyor olması da eleştiri alan bir uygulamadır. Konuyu yeterince iyi anlamış bir öğrencinin ödev aracılığıyla o konu üzerinde uygulama yapmaya zorlanması başarıyı ancak çok düşük düzeyde etkileyebilecektir. Ayrıca, öğrenci konuyu yeterince anlamamışsa o zamanda ödevde yer alan konuyu yapamamaktan dolayı yaşamış olduğu başarısızlık/yetersizlik duygusu olumsuz sonuçlara neden olacaktır. Baumgartner ve diğerlerine (1993) göre, çok fazla ödev, öğrencinin dinlenmeye ve sosyalleşmeye ayırabileceği zamanı sınırlandırır ve yardım etmeye çalışan anne-babaların kullanacağı yanlış yaklaşımlar öğrenciye zarar verebilir. Ayrıca, Kralovac ve Buell (2001), ödevleriyle nasıl basa çıkacaklarını bilmediklerinden birçok örgencinin öğrenimlerini yarıda kestiğini dile getirmektedir. Kralovac ve Buell, okulun çocuklara yüklemiş olduğu ek çalışmalardan dolayı, çocuklarının geleceğiyle ilgili birçok anne babanın planlarında değişiklik yapmak zorunda kaldığını ileri sürmektedir (Turanlı, 2007).

“Ödev için ayrılması gereken süre ne olmalıdır” hakkında zıt görüşler bulunmaktadır. Bazılarına göre ilköğretim öğrencilerine günlük en az bir saat, ortaöğretim ve daha üst sınıftaki öğrenciler için ise en azından iki saat ödev verilmelidir (Strother, 1984). Van Voorhis’a göre (2004), ana sınıfı ikinci sınıfta okuyan öğrenciler ödeve günde 20-30 dakika ayırırken, üçüncü sınıfla altıncı sınıf arasındakilerin 30-60 dakika ayırmaları gerekir. Fakat Van Voorhis’e göre, çoğu öğrenci bu süreyi bile ayırmamaktadır. İdeal ödev miktarına ilişkin bir başka öneriye göre (Cooper, 2001) ise, birinci sınıfta on dakika ve sonraki her yıl için de on dakika eklenmesi gerekmektedir; fakat bu sürenin, toplam süre olduğu ve her ders için ayrı ayrı olmadığı akılda bulundurulmalıdır. Diğer yandan bu önerinin doğruluğu veya beklenilen yararı temin edip etmeyeceği test edilmiş değildir (Turanlı, 2007).

Amerika Birleşik Devletleri: 10-20 dakika 1. sınıf ve her sınıf yükselişinde 10’ar dakika artırılması (NEA & PTA tavsiyesi) (Years 1 and 2: up to 12 minutes per day;  Years 3 and 4: up to 18 minutes per day, Years 5 and 6: up to 30 minutes per day• Years 7 and 8: between 45 and 90 minutes per day,  Year 9: between 60 and 120 minutes per day, Years 10 and 11: up to 120 minutes per day, Years 12 and 13).

İngiltere: 5 yaş çocuk haftada 1 saat, 8-9 yaş için haftada 1.5 saat, 10-11 yaş için günde 30 dakika (Years 5 and 6: 30 minutes per day, Years 7 and 8: 45–90 minutes per day, Year 9 and 10: 2 hrs per day, Years 10 and 11: 1–2 hrs per day, Years 12 and 13: dependent on individual programs and outlined in school policy).

Avustralya: 4 yaş: 30 dakikayı aşmayacak, hafta sonları ve tatillerde verilmeyecek
5-9 yaş: 35-40 dakika 5 yaş 45-90 dakika 9 yaş 10-12 yaş: 1-3 saat, 6 saat hafta sonu

TIMSS 1995 ve 2003 raporlarında yer alan veriler dikkate alınarak ödev yapmanın ve sınıf içinde yapılan yönlendirmenin/bilgilendirmenin matematik dersindeki akademik başarıyla ilişkisi incelenmiş, Baker ve Le Tendre’ nin çalışmalarına benzer sonuçlar bulunmuştur. 1995 de sınıf içi bilgilendirmenin matematik başarısı ile ilişkisi nötrken 2003 yılında bu ilişki negatif yönlüdür (-0.20). Evde ödev yapmak ve matematik dersi başarısı arasındaki ilişkiye bakıldığında ise bunun 1995 ve 2003 de negatif yönlü olduğu görülmektedir (-0.22 ve -0. 28). Buna göre öğrencinin matematikte ne kadar öğrendiği ile matematik öğrenmek için alınan yönlendirmeler ya da ev ödevi yapmak arasında önemli bir ilişkinin varlığından bahsetmek mümkün görünmemektedir. Bu analizde yapılan diğer bir incelemede ödev süresinin artırılmasıyla test sonuçlarında bir artışın olup olmadığına bakılmıştır. Bilgilendirmede yapılan süre artışının matematik dersi performansıyla ilişkisi bulunmakta (yani bilgilendirme süresi arttıkça öğrencinin matematik dersi başarısı artabilir), ancak ödevin matematik dersi başarısı ile ilişkisi süresi artmasına rağmen negatif yönlüdür (yani ev ödevi süresi artmasına rağmen matematik dersi başarısı artmamakta hatta azalmaktadır) (Brookings, 2007).


Ödev miktarı ve başarı ilişkisinin dışında ödevin diğer önemli unsurlarla olan ilişkisi de incelenmiştir. Ödev ve kişinin kendini fiziksel olarak iyi hissetmeme, akıl sağlığı ya da akademik kaygı arasında ilişkiler bulunmuştur (Golloway ve Pope, 2007). Ödev için geçen süre uyku kalitesini etkilemektedir. 5-12 yaş arasındaki çocukların gecelik ihtiyaç duydukları uyku süresi 10-11 saat arasındadır.  “Amerika Uyku” araştırmasına göre (2008) çocukların %22 inin sınıflarda uyuya kalmakta, %28i ödev yaparken uykuya dalmakta, %80 i ise tavsiye edilen uyku saatinden daha az uyumaktadır. Michigan Üniversitesine yapılan bir çalışmaya göre 3-12 yaş aralığındaki çocukların daha az davranış problemi ve daha fazla akademik başarıyı elde etmelerinde ailece yenen akşam yemeğinin etkisi en yüksektir. Birlikte yemek yiyebilmek başarıda ve olumlu davranışlarda daha etkili iken; ödev için harcanan süre birlikte yemek yeme süresini azaltmaktadır (Bennet & Kalish, 2006). Ödev oturmayı gerektirmektedir ve bu günümüzde daha az hareketli olan çocukların hareketsizliğini artırmaktadır. 1981 yılında itibaren yapılan bir incelemeye göre 6-8 yaş aralığında spor yapan çocukların sayısı %58 azalmış, 9-11 yaş aralığında % 19, 12-14 aralığında %43 lük düşüş olmuştur (U. Of Michigan, 2004). Amerika Birleşik Devletlerinde, 2000 yılından sonra 2-19 yaş arası çocukların yaklaşık %17lik bir kısmının aşırı kilolu olduğu  (Journal of the American Medical Association, June 2004], özelikle 2000 yıllardan sonra doğan her 3 çocuktan birinin diyabet hastası olacağı tahmin edilmektedir (Journal of the American Medical Association, October 2003).


Kaynaklar:
Bennett, Sara and Nancy Kalish. The Case Against Homework: How Homework Is Hurting Our Children and What We Can Do About It. Crown Publishers” New York: 2006, 60
Cooper, H. (2001b). The battle over homework (Second ed.). Thousand Oaks, CA: Corwin Press, Inc.
Cooper, H., Robinson, J. C., & Patall, E. A. (2006). Does homework improve academic achievement? A synthesis of research, 1987-2003. Review of Educational Research, 76(1), 1-62.
Kohn, A. (2006). The homework myth: Why our kids get too much of a bad thing. Cambridge, MA: Da Capo Press.
Kralovec, E., & Buell, J. (2001). End homework now. Educational Leadership, 58(7), 39-42.
Loveless, T. (2007). Does more time mean more learning? In The Brown Center Report on American Education, Vol II, 2, 20-28. Washington, DC: Brookings
Simplicio, J. (2005). Homework in the 21st century: The antiquated and ineffectual implementation of a time honored educational strategy. Education, 126(1), 138-142.
Trautwein (2007) showed in analyses of German PISA and TIMSS data a strong negative relation between homewor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder