Öne Çıkan Yayın

Çocuklarıma öğütler...

Karşısındakinde gördüğün suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu kendi tabiatından atman gerek. Sendeki çirkin huy, sana onda göründü. ...

3 Mart 2014 Pazartesi

Hareketsizlik çok ama çok maliyetli...

Çocukların sağlıklı gelişimi açısından fiziksel aktivite gereklidir: Sağlıklı bir çocuk fiziksel etkinliklerden yoksun bırakılır ve yeterli hareket etmesi engellenirse, psikomotor gelişmesi zarara uğrar ve buna bağlı olarak okuldaki başarı oranı düşer. Bu konuda bilinen örneklerden birisi, Fransa’da yapılan bir çalışmayla ilgilidir. Paris yakınlarındaki Vanve kentinde yapılan ve bu bölgenin adıyla anılan bir araştırmada ilköğretim sınıfı öğrencileri iki gruba ayrılmış ve bir grup öğrencinin kuramsal ders saatleri azaltılırken diğerlerinin ders sayısı aynen korunmuştur. Ders saatleri azaltılan grupta, beden eğitimi ve spor saatleri arttırılmış, öğrenciler çeşitli dallara ayrılarak spor yaptırılmıştır. Yılsonunda yapılan değerlendirmede, eski programa göre eğitim yapan grupta başarı oranı %60 iken, spor saatleri arttırılan gruptaki başarı oranının %89’a yükseldiği görülmüştür. Kuşkusuz, sporun faydasını yalnızca dersteki başarıyı arttırmaktan ibaret saymak yeterli değildir. Yakın bir gelecekte toplumda sorumluluk yüklenecek kişilerin yetiştirilmesinde, iyi alışkanlıklar edinmelerinde, birlikte yaşama duygusunun gelişmesinde, erken yaşlardan itibaren spor yapılması büyük önem taşır. İlköğretim çağındaki çocukların haftada 30-35 saat TV seyrettikleri hesaplanmaktadır. Çocuğun doğasına aykırı olan bu durum fiziksel ve ruhsal gelişmeyi olumsuz yönde etkiler ve erişkin yaşlarda sedanter bir yaşam biçiminin seçilmesine neden olur.

Fiziksel egzersiz ve okul başarısı pozitif yönlü ilişkiye sahiptir: Araştırmalar çerçevesinde, 6-18 yaş arası binlerce öğrencinin egzersiz alışkanlıkları ve okul başarıları incelenmiş, egzersizin beyne kan ve oksijen akışını artırarak konsantrasyonu güçlendirdiğini ortaya konmuştur. Buna göre, düzenli olarak yapılan fiziksel aktiviteler, stresi azaltırken, öğrencilerin dersleri konusunda daha disiplinli davranmasına da katkıda bulunmaktadır. Araştırmaları değerlendiren Hollandalı uzmanlar da çocukların günde en az bir saatlerini fiziksel aktivite ile geçirmelerinin yararı konusunda hem fikir.

Hareketsizlik, maliyetli hastalıklara neden olmaktadır: Erişkinlerde yapılan birçok epidemiyolojik çalışmada özellikle koroner  hastalıklarla ilgili risk faktörlerinin çocukluk dönemine kadar uzandığı belirtilmiştir. Kuzey İrlanda’da 12-15 yaş grubunda rastgele seçilerek yapılan çalışmada; % 15-23 ünde kaydedilmemiş artmış kan basıncı, %12-25 ‘inde arzu edilmeyen bir lipit profili ve %18-34’ünde aşırı yağ bulunmuştur. Başka bir çalışmada ise 12 yaş üzerindeki çocukların % 69 oranında en az bir tane koroner arter hastalığı ile ilgili modifiye edilebilir risk faktörüne sahip olduklarını işaret etmektedir. Ayrıca, çocukluk ve adolesan grubunun yaklaşık %13’ünde istenmeyen kan yağ ve lipoprotein profiline sahip olarak aşırı kilolu olarak sınıflandırıldıklarını rapor etmiştir. Yapılan bir araştırmaya göre, egzersiz eksikliği dünya çapında sigara kadar fazla ölüme sebep olmaktadır. Haftalık tıp dergisi The Lancet'in yayınladığı raporda, yetişkinlerin yaklaşık üçte birinin yeterince fiziksel etkinlik gerçekleştirmediği ve bunun senede 5,3 milyon ölüme sebep olduğu tahminine yer verildi. Bu oran, yaklaşık her 10 kişiden birinin ölümüne yol açan kalp krizi ve diyabet ile göğüs ve kolon kanserinin ölümcüllük oranına denk. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan hareketsizlik kronik birçok rahatsızlığın oluşumuna yol açan sessiz bir epidemi olarak kabul edilmektedir. Avustralya da araştırma sonuçlarına göre hareketsizlik, 60 yaş altında 670 bin kişinin erken ölümüne sebep oluyor. Ayrıca göğüs ve kolon kanseri vakalarının yüzde 20-25'i, diyabetin yüzde 27'si ve iskemik kalp hastalığının yüzde 30'unun da fiziksel hareketsizlikten kaynaklandığı bildiriliyor.

Fiziksel aktivite kamu sağlığı öncelikleri arasına yerleştirilmelidir: İnsan yapısı açık bir şekilde fiziksel aktivite için tasarlanmıştır. Geçen 20 yılda, geniş topluluklar üzerinde yapılan ve diğer deneysel çalışmalarda bulunduğu gibi hareketsizliğin hastalık ve erken ölüme neden olduğu kanıtlanmıştır. Özellikle orta yaş ve sonrası kabul edilebilir düzeyde fiziksel aktivite yapan bireylerde erken ölümlerin ve ciddi hastalıkların önlemesinde aktivitenin iki kat daha etkili olduğu gösterilmiştir. Kalp hastalıklarının önlenmesi için, dördüncü temel risk faktörü olarak, kabul edilen hareketsizliğin ortadan kaldırılmasının yüksek tansiyon, yağ metabolizması bozukluklarının ve sigara içmenin engellenmesiyle eşit yarar sağladığı bilinmektedir. Hastalık ve ölümler sadece kişileri ve ailelerini etkilememekte, aynı zamanda iş kaybı ve sağlık kaygıları nedeniyle yüksek ekonomik maliyetlere neden olmaktadır. Hareketsizlik nedeniyle ABD’de kalp hastalıkları riskinin %18 arttığı, bunun da yaklaşık 24 milyar dolar, kolon kanseri riskinin %22 arttığı bunun da yaklaşık 2 milyar dolar maliyete neden olduğu değerlendirmesi yapılmaktadır. Aktif insanlar için, ortalama sağlık maliyeti hareketsiz bireylere kıyasla %30 daha düşük olduğu hesaplanmaktadır. İngiltere’de nüfusun yaklaşık olarak %20’sinde görülen ve en azından kısmen hareketsizliğin bir sonucu olan obezitenin 500 milyon dolar maliyeti olduğu düşünülmektedir.  Kolombiya'nın başkenti Bogota'nın sokakları pazartesiden cumartesi gecesine kadar arabalarla dolu. Ancak 7 milyon kişinin yaşadığı kentte pazar günü motorlu araç göremezsiniz. Kent yönetiminin "Ciclovia" (Bisiklet Yolu) uygulaması sayesinde sokaklar yayalara ve bisiklete binenlere kalıyor. Mazisi 1970'lere kadar giden düzenleme, pazar ve tatil günlerinde toplam uzunluğu 100 kilometreyi bulan yolları kapsıyor.

Obezite, ülke ekonomilerini doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Obezite ile ilgili sağlık harcamaları gelişmiş ülkelerde tüm sağlık harcamalarının %2-7'sini oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde obezitenin doğrudan maliyetinin hastalığın tanı ve tedavisi ile ilgili olan harcamaların, sağlık harcamalarının %7'sini (yaklaşık 70 milyar dolar), Fransa ve Avustralya'da sağlık harcamalarının%2'sini ve Hollanda'da ise %4'ünü oluşturduğu bildirilmektedir. Dolaylı harcamaların (erken ölüm ve hastalık nedeniyle çalışamayan insanlara verilen ücretleri yansıtan verim kaybını da içeren harcamalar)ise ABD'de 48 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.Obezitenin en önemli nedenlerinden olan yetersiz beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği, ABD'de tütün kullanımına bağlı meydana gelen sağlık sorunlarından sonra önlenebilir ölümlerin ikinci en sık nedenidir. Uzun, sağlıklı ve mutlu bir yaşam beklentisi içindeki 21. yüzyıl insanı için, obezitenin önlenmesinde koruyucu sağlık hizmetleri yaklaşımı çok büyük bir önem taşımaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında sağlık otoriteleri toplumun her kesimine ulaşmalı, etkin ve yaygın eğitim çalışmalarının hızla yaşama geçirilmesi konusunda bilinçli ve istekli bir çaba içinde olmalıdır.

Ülkemizde 2002-2004 yılları arasında yürütülen Türkiye Hastalık Yükü Çalışmasında (58)fiziksel hareket alışkanlığının yeterli olması durumunda iskemik kalp hastalığına bağlı 31.519, iskemik inmeye bağlı10.269 ölümün önlenebileceği bildirilmiştir. Önlenebilen hastalık yüküne bakıldığında ise fiziksel hareketliliğin yeterli olması halinde iskemik kalp hastalığına bağlı 300.850 DALY (Sakatlığa bağlı kaybedilen yaşam yılı) önlenebilirken, iskemik inmeye bağlı101.578 DALY, şeker hastalığına bağlı 37.456 DALY toplamda ise 464.627 DALY önlenebilmekte, buda tüm hastalık yükünün % 4.3'üne denk gelmektedir. 7 coğrafik bölgeden se-çilen 7 ilde 30 yaş üstü 15.468 bireyde yapılan  "Sağlıklı Beslenelim, Kalbimizi Koruyalım (SBKK)" çalışmasında (59)bireylerin fiziksel aktivite alışkanlığı da sorgulanmış ve bireylerin sadece %3.5'i düzenli (haftada en az 3 gün, 30 dakika orta şiddette) fiziksel aktivite yaptıklarını beyan etmişlerdir. Ayrıca, Ulusal Hanehalkı Araştırmasına(54)göre (beş bölge 18 yaş üstü 11.481 bireyde) ise ülkemizde bireylerin%20.32'sinin hareketsiz yaşadığı, %15.99'ununyetersiz düzeyde fiziksel aktivite yaptııı saptanmıştır. Çocuklar ve gençlerde de fiziksel aktivite düzeyinin azaldığı, TV veya bilgisayar başında giderek daha fazla zaman geçirildiği bilinmektedir.Çocuklarda ve gençlerde fiziksel aktivite düzeyinin değerlendirildiği ulusal bir çalışma bulunmamakla beraber ülkemizde yapılan çeşitli araştırmalardan bazı örnekler aşağıda verilmiştir.
HBSC araştırmasına ülkemiz de dahil olmuş ve 2001-2002 yıllarında yapılan çalışmada 11, 13 ve 15yaş grubunun fiziksel aktivite düzeyi sorgulandığında, 11 yaşında kızların %21'inin erkeklerin %29'unun,13 yaşındaki kızların %17, erkeklerin %22’sinin ve 15yaşında ise kızların %12, erkeklerin ise %16'sının her gün en az bir saat orta ve ağır düzeyde fiziksel aktivite yaptıkları belirlenmiştir. Aynı araştırmada hafta içinde en az 2 saat televizyon izleyenlerin oranı 11 yaş grubu kızlarda %59, erkeklerde %63, 13 yaş grubu kızlarda %62, erkeklerde %63 ve 15 yaş grubu kızlarda %68, erkeklerde %70 olarak belirlenmiştir.
Okullardaki beden eğitimi ders saatleri yetersizdir: Birçok gelişmiş ülke, okullarda hükümet politikası olarak beden eğitimi saatlerini azaltmışlardır. İngiltere’de haftada 2 saat minimum olarak önerilmesine rağmen 1987’den beri birçok okulda bununda altında eğitim verildiği 1995’de yapılan bir çalışma ile gösterilmiştir. İsveç’de geçen 10 yıl içinde böyle bir uygulama yapmıştır. Çocukların boş zamanlarında spora yönelik seçimleri az olmaktadır. 15 yaş grubu erkek çocukların spor kulüplerine yönlenmelerinde 1968-84 yılları arasında bir artış olduğu; erkeklerde %50 den %70’e, kızlarda ise %17’den %50’ye varan bir oran tespit eden çalışmalar bulunmaktadır. Çocukların 13-14 yaş arasında fiziksel aktivitelerinin en yüksek seviyede olduğunu daha sonra ise azaldığı, erkek çocukların kızlardan daha aktif  ve zorlu aktiviteleri seçtikleri görülmüştür. Finlandiya’da yapılan bir çalışma ile fiziksel aktivitenin 12 yaşında en yüksek düzeye ulaştığını daha sonra azaldığı belirtilmiştir. Ayrıca araştırmacılar, gençlik boyunca yapılan fiziksel aktivitenin önemli olduğunu fakat 9 yıl sonra  kişinin aktivite düzeyini belirleyen zayıf bir belirleyici olduğunu en iyi belirleyicinin ise okuldaki beden eğitimi  derslerine ve organize sporlara katılım derecesinin olduğunu rapor etmişlerdir. Okullardaki beden eğitimi programları ülkeden ülkeye  değişiklik göstermektedir. Fakat okuldan sonra spora katılımın düşmesi evrensel bir sorun olarak tüm ülkeler için geçerlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder